BÂYEZîD-II;
Sekizinci Osmanlı padişahı. Fatih Sultan Mehmed’in iki
oğlundan büyüğüdür. 1447 yılında doğdu. Küçük yaştan itibaren tam bir ihtimamla
yetiştirilen şehzade Bayezid, devrin en kıymetli alimleri elinde tahsil gördü.
Yedi yaşındayken, Hadım Ali Paşa nezaretinde Amasya valisi oldu. 1473 Otlukbeli
Savaşına sağ kol kumandanı olarak katıldı. Babası Fatih, 3 Mayıs 1481 tarihinde
sefere giderken Gebze’de vefat edince, 20 Mayıs 1481’de tahta çıktı.
Ancak Bayezid, kardeşi Cem Sultanın muhalefeti ile
karşılaştı. Bursa’yı alan ve adına hutbe okutan Cem’e karşı Yenişehir Savaşını
kazanan Bayezid duruma hakim oldu. Fakat Cem meselesi sona ermedi. Tersine
olarak bu iş doğu ve batı devletlerinin en çok ilgilendikleri bir problem halini
aldı. Devlet bu yüzden daimi bir tehdit altına girdi. Çünkü Cem’in Avrupa’ya
geçmesi Hıristiyan devletlerce ve bilhassa papalık makamınca Türkler hakkında
beslenilen kötü fikirlerin tatbik sahasına konulması için bir fırsat olarak
kabul edildi ve Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması için en müsait vaktin geldiği
sanıldı. İşlerin tehlikeli bir yola girdiğini gören Bayezid Han bu sebeple 16
Ocak 1482’de Venediklilerle bir antlaşma imzalayarak Hıristiyanlığın en kuvvetli
uzuvlarından birini felce uğrattı. Böylece, zahiren de olsa, onların dostluğunu
temin ederek, 17 yıl Osmanlılar aleyhindeki teşebbüslere seyirci kalmalarını
sağladı.
Boğdan Voyvodasının yıllık vergisini
ödememesi ve aleyhte faaliyetleri üzerine 1484 yılında bu ülkeye karşı sefere
çıkan Bayezid, 15 Temmuz'da Kili ve 11 Ağustos’ta Akkerman Kalesini
fethetti.
Bu sırada Osmanlıların, daha önce Cem’e
sahip çıkarak Bayezid’e karşı kışkırttığı gerekçesiyle aralarının açık olduğu
Memluklülerle Dulkadir Beyliği üzerindeki hakimiyet meselesi yüzünden 1485’te
başlayıp 1491’e kadar devam eden savaşlara girişildi. Genelde küçük birliklerin
vuruşmaları şeklinde cereyan eden savaş sonunda kesin bir netice
alınamadı.
Sultan Bayezid, kardeşi Cem’in 1495’te
Napoli’de vefat etmesinden sonra, Osmanlı Devletinin dış politikasına başka bir
yön verdi. 1498 senesi ilk ve sonbaharında Silistre sancakbeyi Bali Bey
kumandasında 40 bin kişilik akıncı birliği Lehistan’a Osmanlı tarihinin en büyük
akın hareketlerini gerçekleştirdiler. Bu arada Venediklilerin Mora üzerine
tecavüzi hareketlerde bulunması üzerine de Sultan, 1499’da Mora seferine çıktı.
25 Ağustos’ta İnebahtı, 9 Ağustos 1500’de Modon ve 16 Ağustos’da Koron
Venediklilerden alındı.Bayezid Han batıda daha önemli fetihlere başlama
noktasındayken, doğuda büyük bir tehlike ile karşı karşıya kaldı. Bu sebepten
Osmanlı Sultanı 1502’den sonra zamanını Safevi hükümdarı Şah İsmail’in türlü
entrikalarını karşılamaya hasretti. Memluklülerle birlikte ona karşı askeri
tedbirler aldı. Fakat bilhassa onunla bir ihtilafa düşmemeye çalıştı. Çünkü
Anadolu’da kalabalık bir halk kütlesi, Şah İsmail tarafını tutuyordu. Nitekim
1511’de patlak veren Şah Kulu Baba Tekeli isyanında Kütahya’yı ele geçiren
asiler güçlükle bastırılabildiler.Sultan Bayezid’in son yılları, saltanatı ele
geçirmek isteyen oğullarının mücadelesine sahne oldu. Neticede kardeşlerine
karşı daha dirayetli olan ve yeniçeriler tarafından da desteklenen oğlu Selim
İstanbul’a davet edildi. Selim, 24 Nisan’da Bayezid’in huzuruna gelerek el öptü.
Bayezid ellerini kavuşturarak duran Selim’e; "Adaletten ayrılma, acizlere ve
biçarelere karşı merhametli ol. Kimsesizlere şefkat göster, herkesin sana ram
olmasını istiyorsan ulemaya çok saygı göster; zaruret olmadıkça kimseye sert
davranma." dedikten sonra çok dualar etmiş ve padişahlığını Allahü tealanın
mübarek etmesi dileğiyle saltanatı kendisine teslim etmiştir.Bayezid Han, daha
sonra Dimetoka’daki saraya giderken Abalar köyü mevkiinde hastalanarak 26 Mayıs
1512 günü vefat etti. Kabri İstanbul’da Bayezid’deki caminin yanındaki
türbededir. İlim sahibi, takva, adalet ve merhametten ayrılmayan vakarlı ve
hilmiyle meşhur bir padişah olduğu için Veli Bayezid olarak bilinir. Bayezid
meydanında kendi külliyesi ile birlikte camiinin inşası bitince Padişah: "Her
kim ömrü boyunca ikindi ve akşam namazlarının sünnetlerini terk etmemiş ise, ilk
Cuma namazında imam olsun!" buyurmuştu. Bu hususta kendisinden başka kimse
çıkmamış, sulhte ve seferde hiçbir sünneti bırakmadığı için namazı kendisi
kıldırmıştır. Sultan Bayezid’in mührünü taşıyan sayısız yazma eserin Türkiye ve
Avrupa kütüphanelerinde bulunması onun kültür faaliyetlerini açıkça
göstermektedir.Bayezid Han vaktinin çoğunu mütalaa ile geçirir, okuduğu kitaplar
hakkında düşüncesini yazardı. Namına çok eser yazılmıştır. O, eserlerin açık ve
anlaşılır bir dil ile yazılmasını emrederdi. Bu yönüyle Türk diline verdiği
ehemmiyet ortaya çıkmaktadır.Bayezid Hanın alimliği, şairliği, hat sanatkarlığı,
ilim ve şiir erbabına gösterdiği saygı ve sevgi, Fatih Sultan Mehmed’in oğluna
yakışır derecedeydi. Adli mahlasıyla Türkçe ve Farsça şiirler yazmıştır. Sultan
İkinci Bayezid Hanın otuz seneden fazla süren saltanatı boyunca, sulh ve sükunu
tercih etmesi, donanmayı yenileyip hazırlıklar yapması, kendisinden sonra tahta
geçen oğlu Yavuz Sultan Selim Hanın fasılasız seferler ile meşgul olmasına
vesile oldu. Zamanında yeniçeri ocağını genişletti. Ağa bölükleri kuruldu.
Donanmaya ehemmiyet verilerek, yelkenli savaş gemileri yapıldı ve gemilere uzun
menzilli toplar yerleştirildi. Timar teşkilatında değişiklik yapıldı. Sultan
Bayezid bir taraftan devlet teşkilatını sağlamlaştırarak halkın huzur ve
sükununu temin etmek için uğraşırken, diğer taraftan doğudan batıya kadar bütün
müslümanların meseleleri ile ilgilendi.Memleketin her tarafında imar
faaliyetlerini devam ettirdi. Yaptırdığı en önemli eserler arasında Amasya’da
medrese, cami ve zaviye, Edirne’de bir darüşşifa ve İstanbul’da Bayezid Camii,
medrese ve imareti başta gelmektedir.