SELİM
HÂN-III;
Osmanlı sultanlarının yirmi
sekizincisi, İslâm halifelerinin doksan üçüncüsü. Sultan Üçüncü Mustafa Hanın
oğlu olup, annesi Mihrişah Sultandır. İstanbul’da 24 Aralık 1761 târihinde,
Topkapı Sarayında doğdu. Şehzâde Selim’in doğumunda yedi gün, yedi gece
"Şehrâyîn", üç gece de Deniz Donanmasında tertiplenen merâsimlerle büyük
şenlikler yapıldı. Şehzâdeliğinde sarayda mükemmel bir eğitim, öğretim
gösterilip, terbiye edilerek yetiştirildi. Yüksek din ve fen ilimleri, Arapça ve
Farsça öğrendi.
Veliahd Selim, devam etmekte olan
Osmanlı-Avusturya-Rus Harbinde cephelerden gelen acı haberlere dayanamayan
amcası, Birinci Abdülhamid Hanın vefâtıyla 7 Nisan 1789 târihinde Osmanlı
Sultanı oldu. İçte ve dışdaki meseleleri hâl etmek için yüksek devlet
memurlarının katıldığı, 16 Mayıs 1789 târihinde büyük bir dîvân toplantısı
yaptı.
Dîvânda devlet meselelerinin halli için
herkesin fikirlerini söylemesini istedi. Dîvândan sonra idârî, mâlî, siyâsî ve
askerî meselelerin halli için tâlimat verdi. Avusturya ve Rusya ile harplerin
devâmına karar verildi. Mâliyenin düzelmesi için, sarayda bulunan altın ve gümüş
eşyânın büyük bir kısmı paraya çevrilmek üzere, darphâneye gönderildi. Merkez ve
eyâletlerdeki halk da Sultan Selim Hana yardımcı olmak ve saraya uymak için,
altın ve gümüşlerini devlete teslim etti. Saray ve halkın yardımlarıyla cepheler
takviye edildi. Fransa ve İspanya sefirleri sulh; Prusya, Kırım’ın kurtarılması
için antlaşma; İsveç ise Rusya’ya karşı yardım talebiyle harp teklif
ettiler.
Sultan Selim Han, cephelerdeki harbin
devâmını istedi. İsveç ile Rusya’ya karşı 11 Temmuz 1789 târihinde Beykoz
İttifak Antlaşması imzâlandı. 1788 yılından beri devam eden Osmanlı-Avusturya
harplerinde, Serasker Kemankeş Mustafa Paşa, takviye kuvvetlerle Yaş’tan Rus
ordusuna karşı sefere giderken, Foksan’da Avusturya ordusunun âni taarruzuna
uğradı. Arnavutların ihânetiyle Osmanlıordusu, 1 Ağustos 1789 târihinde
Foksan’da bozuldu. Avusturyalılar, Belgrat’a kadar ilerleyip, 8 Ekimde şehir
düştü. 31 Ocak 1790’da Prusya ile Avusturya ve Rusya’ya karşı ittifak anlaşması
imzâlandı. Prusya’nın arabuluculuğuyla Avusturya ile devam etmekte olan harbe
son verilmesi kararlaştırıldı. Fransız İhtilâlinin Avrupa’da sebep olduğu
hâdiseler üzerine, İngiltere ve Prusya’nın müdâhalesiyle Rusya da antlaşmaya
taraftar hâle getirildi. Avusturya ile 4 Ağustos 1791 târihinde Ziştovi
Antlaşması imzâlandı. Antlaşmaya göre; Avusturya 1788-1791 harbinde aldığı
yerleri Osmanlı Devletine geri verecekti. Rusya ile 1787’den beri Kafkasya ve
Balkanlar’da devam eden harp, 9 Aralık 1792 târihli Yaş Antlaşmasıyla
neticelendi. Osmanlı Devleti, Rusya ile Avrupa’da Dinyester Turla Nehri,
Kafkasya’da Kuban Nehri hudut kesildi. Osmanlı Devleti, Ziştovi ve Yaş
Antlaşmalarıyla, en az kayıpla harbe son verip, büyük mâlî külfetlerden
kurtulmuştur. Avusturya-Rus harplerinin antlaşmalarla halli sonrasında; Avrupa
devletlerinin 1789 Fransız İhtilâli’nin etkisiyle, ülkelerinde meydana gelen
hâdiselerle uğraşması, Osmanlı Devletini geçici bir sulh devrine
soktu.
Sultan Selim Han, devletin dışta sulh
devrine girmesiyle; veliahtlığından beri düşündüğü ıslâhatların icraatına geçti.
Osmanlı Devleti için lüzumlu askerî, idârî, iktisâdî, ticârî ve sosyal
ıslâhatları Nizâm-ı Cedid adıyla tatbikat safhasına koydu. Son sefer ve
harplerdeki mağlûbiyet ve kesin netîce alınamaması, askeriyenin ıslâhını daha
fazla gerektiriyordu. Sultan Selim Han, devlet adamlarından aldığı lâyihalarla
24 Şubat 1793 târihinde, modern tarzda, yeni bir orduyu Nizâm-ı Cedid adıyla
kurdu.
Nizâm-ı Cedid ordusunun masraflarının
karşılanabilmesi içinİrâd-ı Cedîd Defterdarlığı kurulup, eski sadâret
kethüdâlarından Mustafa Reşîd Efendi de bu işle vazifelendirildi. Levend
çiftliğinde kışla kurulup, yeni ordu hemen tâlime başlatıldı. Nizam-ı Cedîd
ordusuna getirilen yenilik ve tâlimler, Yeniçerilere de tatbik edilmek istendi.
Ancak Yeniçeriler, yenilik ve tâlimleri kabullenmeyerek, birkaç ay sonra eğitimi
terk ettiler. Ordunun teknik sınıfları takviye edilerek; humbaracı, lağımcı,
topçu ocakları için yeni kânunlar yapıldı. 1794’te Teknik Üniversite mâhiyetinde
Sütlüce’de Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn kuruldu. Okulun öğretim üyesi, kitap,
ders âlet ve edevatları yurtiçi ve dışından bütünüyle karşılandı. Nizâm-ı Cedîd
ordusu yetiştirilmek üzere Ankara, Kayseri ve Konya’da teşkilât kurulup, askerin
mevcudu artırılmaya çalışıldı.Mülkî ıslâhat da yapılıp, Anadolu ve Rumeli
toprakları, yirmi sekiz eyâlete ayrıldı. Âyanların eskiden olduğu gibi halk
tarafından seçilmesi kânun hâline getirildi. Resmî dâirelere tâlimat
gönderilerek, yazışmalara, kullanılan dile, tâbirlere dikkat edilmesi ve halkın
işlerinin sür’atle tâkip ve yerine getirilmesi istendi. İlmiye ricâli(ileri
gelen devlet adamları) için yeni nizâmnâme yayınlandı. İlmî eserler yazılıp,
pekçok kitap tercüme edilerek, yayınlandı. Ticârî ve iktisâdî sahada yenilik
yapılıp, Zahire Nazırlığı kuruldu. Tecdid-i Kânun-i Tımar ve Zeamet kânunuyla,
harbe katılmayan tımar ve zeâmet sâhiplerinden topraklarının geri alınması esâsı
getirildi.
Gayri müslim esnaf ve tüccardan
bâzıları vergi ve yurt dışına para kaçırmak ve Osmanlı ülkesinde oturduğu halde,
yabancı devlet tebaasına giriyorlardı. Bu durum ve paranın dışarıya
çıkarılmasına karşı tedbir alındı. Avrupa devletlerine daimi elçilikler
kurularak, 1793’te ilk tâyinler yapıldı. Avusturya, Fransa, İngiltere ve Prusya
merkezlerine gönderilen elçiler; bulundukları memleketlerin yalnız siyâseti ve
diğer devletlerle olan münâsebetleri hakkında bilgiler toplamakla kalmadılar.
Aynı zamanda, oraların kültürleri, her türlü ilerleme ve gelişmeleri hakkında
bilgiler toplayıp, rapor hâlinde İstanbul’a gönderdiler.
Avrupalılar ve Rusya’nın kışkırtmasıyla Balkan kavimleri, İngilizlerin
teşvikleriyle Arabistan’da Vehhâbi Bedevîler, Ortadoğu’da Dürzî veMarunîler,
Kölemen Beğleri,Rumeli’de kânun kaçaklarından meydana gelen eşkiyânın koruyucusu
Kırcalılar da denilen Dağlı Eşkiyası, devlete âsi olup, isyan çıkardılar. Bu
meselelerin halli için teşebbüs edildiyse de, Fransa’nın Balkanlar, Akdeniz,
Kuzey Afrika, Mısır, Filistin ve Suriye’deki faaliyetleri ardından Napolyon
Bonapart’ın 1798’de âni harekâtla Mısır’a asker çıkarması sebebiyle bütünüyle
tam bir hal çâresi bulunamadı.
Sultan Selim Hanın
hükümdarlığının üçüncü ayında çıkan Fransız İhtilali’yle, Avrupa devletleri
Fransa’ya cephe olmasına rağmen, Osmanlı Devleti meseleye karışmadığı gibi
münâsebetlerini de dostâne devam ettirdi. Nizam-ı Cedid için, Fransa’dan teknik
ve yetişmiş eleman getirildi. Fransa’nın müstakbel imparatoru General Napolyon
Bonapart, memleketinde görevden alınınca, sultan SelimHanın dâveti üzerine,
Nizâm-ıCedid Ordusunda vazife kabul etmişti. Osmanlı Devleti; ihtilâlle değişen
yeni Fransız idâresini tanıyan ilk devletlerdendi. Fakat, Fransa’nın 1795 Basel
Antlaşmasıyla Venediklilerden Dalmaçya kıyılarını almasıyla Balkanlarda
başlattığı istiklâl (bağımsızlık) fikri propagandası, tâkip edilen siyâsetin
değişmesine sebep oldu.
Adâlet-Eşitlik-Hürriyet
fikriyle yapılan Fransız İhtilâli, çıkış gâyesinden uzaklaşarak, Fransa’nın
yayılma siyâsetine döndü. Hırvat, Rum veSırplar arasında ihtilâl fikirlerini
yaydılar; Yahûdîleri Filistin’de istiklale dâvet ettiler. Fransa, bununla da
kalmayarak, sömürgecilik zihniyetiyle; İngiltere’yi Akdeniz’den çıkarıp,
Uzakdoğu’daki İngiliz sömürgelerini ele geçirmek için Hind’e giden yolların en
kısası olan Mısır’a sâhip olmak idealiyle, Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğünü
bozmaya çalıştı. Napolyon Bonapart, beş yüze yakın gemiye aldığı Fransız
ordusuyla Akdeniz’e açılıp, Malta’yı işgâl ettikten sonra, 2 Temmuz 1798
târihinde İskenderiye’den Mısır’a çıkarma yaptı. Fransa’nın beklenmedik harp
îlânı ve Mısır’a çıkarma yapması, İngiltere’nin menfaatlerine ters düştüğünden,
Akdeniz’deki İngilizAmirali Nelson harekete geçti. Amiral Nelson, 1 Ağustos 1798
târihinde Fransız Donanmasını Ebûkîr’de mağlup etti. Fransız donanmasının
Ebûkîr’de imhâsıyla, Napolyon’un ve Mısır’daki Fransız ordusunun anavatanla
irtibatı kesildi. Rusya, ihtilâlin tesirinden çarlığı korumak için Fransa’ya
karşı Osmanlı Devletiyle ittifak kurdu. Karadeniz’den kdeniz’e geçirilen Rus
filosu, Osmanlı donanmasıyla birlikte hareket etti. Arnavut sâhillerinin
muhâfazası ve Venediklilerden Fransa’ya geçen yerlerin alınmasıyla
vazifelendirilen Tepedelenli Ali Paşa, Preveze’de Fransızları mağlup etti.
Osmanlı-Rus donanması Zenta ve Kefalonya adaları sâhilindeki Fransız gemilerini
mağlup edip, bir kısmını da zaptetti. Bu muvaffakiyetler üzerine, İngiltere ve
Rusya ile antlaşma imzâlanarak, ittifaklar resmîlik kazandı.
Fransız donanması imhâ edildiğinden Napolyon Bonapart ve ordusunun
deniz yolu, Akdeniz’de Osmanlı-İngiliz-Rus donanmasınca kapatıldığından, Osmanlı
ülkesinde mahsur kalmıştı. Sultan Selim Han, Fransa’ya karşı ordu sevk etmek
için tâyinlerde bulundu. Sayda Vâlisi Cezzâr Ahmed Paşa, Mısır Seraskerliğine
tâyin edildi. Tırhala Mutasarrıfı Köse Mustafa Paşa da deniz yoluyla Mısır’a
gönderildi. Napolyon Bonapart, Mısır’dan çıkış yolu bulmak ve Suriye’ye hâkim
olmak için, Akka’yı kuşattı. Akka Kalesi,Mısır Seraskeri Cezzar Ahmed Paşa
kumandasındaki Nizâm-ı Cedid askerince, Fransızlara karşı kahramanca müdâfaa
edildi. Napolyon Bonapart’ın inatla taarruzu, Fransızların çeşitli hîle ve
vaatleri Akka’da neticesiz kaldı. Cezzar Ahmed Paşa ve Nizam-ı Cedid
askerlerinin destânî müdâfaası karşısında kuşatmanın altmış dördüncü günü,
Napolyon Bonapart; "Akka olmasaydı, Doğu İmparatoru olurdum." diyerek, büyük
hayallerle kendisine bağlanan Fransız ordusunu vebâ salgını, sefâlet ve
mağlubiyetle önce Kahireye çekip, sonra da yüzüstü bırakarak, 1799 yazında
gizlice Fransa’ya kaçtı. Mısır’da kalan Fransızlar, Osmanlılara mukâvemet
ettilerse de, üst üste mağlubiyete uğradılar. 27 Haziran 1801 târihinde
imzâlanan tahliye mukâvelesiyle Fransızlar Mısır’ı boşalttı. 25 Haziran 1802
târihli Osmanlı-Fransız anlaşması, Fransa ile harp hâline son verdi. Mısır
Vâliliğine, 1805’te Kavalalı MehmedAli Paşa tâyin edildi. Napolyon Bonapart’ın
İstanbul şehri ve Çanakkale ile İstanbul Boğazlarını almak istemesi üzerine 24
Eylül 1805’te Osmanlı-Rus ittifâkı yenilendi.Napolyon Bonapart tehlikesine karşı
İngiltere ve diğer Avrupa devletleri Osmanlılara yardım talebinde bulundular.
Fakat, Rusya ile ittifak ve İngiltere ile dostluk uzun sürmedi.
Arabistan Yarımadasındaki Vehhâbiler, Avrupalılardan gördükleri
yardımlarla, çeşitli batı dillerinde birçok yayınlarda da bulunup, 18 Şubat
1803’te Tâif’i muhâsara ettiler. Sultan Selim Han, Arabistan’daki hâdiselere
esaslı tedbirler almayı plânladıysa da; İngiltere ve Rusya Balkanlar
meselesinden Bâbıâli’ye baskı yapmak istemeleri, muvaffak olamayınca, Rusya’nın
harp îlân dahi etmeden Osmanlı hududunu ihlâli sebebiyle gerçekleştiremedi.
Sâdece, Mısır Vâlisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa, sultandan aldığı emirle Vehhâbi
isyanını bastırıp, Arabistan ve Mısır’da kısmen huzur ve asayişi temin
etti.
Sultan Üçüncü Selim Han zamânında
İngiltere’nin Ortadoğu’da; Rusya veAvusturya’nın Balkanlarda Osmanlı Devletinin
iç işlerine karışıp, müdâhaleci bir siyâset tâkip etmeleri, bu devletlerle harp
hâlinde bulunan Fransa’ya yakınlaşmaya sebep oldu. Osmanlı Devletine tâbi Eflâk
Beyi Konstantin İpsilanti ile Boğdan beyi Aleksandr Moruzzi, Rus yanlısı
olduklarından azledilince, İngiltere ve Rusya’nın müdâhalesiyle karşılaşıldı.
Rusya, harp îlân etmeden, General Michelson komutasındaki altmış bin mevcutlu
Rus Ordusuyla, Eflâk veBoğdan’ı işgâle başladı. Vezir-i âzam İbrâhim Hilmi Paşa,
sefer için Serdar-ı ekrem tâyin edildi.
Rusya’nın
Balkanlara girmesiyle, İngiltere’de on altı gemiden meydana gelen bir İngiliz
filosunuİstanbul önlerine gönderdi. İstanbul önlerine kadar gelen İngiliz
donanması, Fransa ile münâsebetlerin kesilmesini, Osmanlı-İngiliz ittifakının
yenilenmesini teklif ettiler. Kabul edilmeyince, teklifi daha da
ağırlaştırdılar. Eflâk veBoğdan’ın Rusya’ya, Çanakkale Boğazının da İngiltere’ye
teslimini teklif ettiler. İngiltere’nin teklifleri kabullenmenin ötesinde akıl
ve hayâle sığmayacak derecede olduğundan, İngilizler müzâkerelerle oyalanılarak,
boğaz sâhillerinin iki yakası askerlerin ve ahâlinin gayretleriyle kısa zamanda
tahkim edildi. Boğaz sâhillerine birkaç gün içinde bin iki yüzden fazla top
yerleştirildi. İngiliz donanması, Osmanlı Devletinin ve ahâlinin kuvvetli
tepkisini görünce, çekildi. Bunun üzerine İngiltere hükümeti, Akdeniz’deki
İngiliz donanmasını Mısır’ın zaptıyla vazifelendirdi.
İngilizler, Osmanlıya âsi Kölemenlerle anlaşıp, 20 Mart 1807 târihinde
İskenderiye’ye çıkarma yaparak teslim aldılar. Balkanlarda; İbrâhim Hilmi Paşa,
RusCephesine sefere çıkınca, İstanbul’da türeyen âsiler harekete geçti. Sultan
Selim Hanın, Osmanlı Devleti lehine icraatlarına karşı, iç ve dış düşmanların
aleyhine propagandasıyla muhâlefet başladı.
1806
Edirne Vak’asına sebep olan Nizâm-ı Cedid aleyhtarlığıyla başlayan muhâlefet,
âsilerden Kabakçı Mustafa’nın liderliğinde büyük hâdiselere sebep oldu. Yeniçeri
zorbaları, 25 Mayıs 1807 Kabakçı Vak’asından sonra; asıl niyetlerini ortaya
koyarak, 29 Mayısta Sultan Üçüncü SelimHanı hâl edip, tahttan indirdiler.
Âsiler, Sultan SelimHanın amcasının oğlu Veliaht Mustafa’yı Osmanlı tahtına
geçirdiler. Sultan Selim Han, on dört ay Topkapı Sarayında nezâret altında
yaşadı. Kendisine sâdık devlet adamları ve âsilerin hükümetteki icraatlarını
beğenmeyen taraftarları, tekrar tahta geçirmek için faaliyet gösterdiler. Sultan
SelimHan taraftarları, Rusçuk’taki Alemdar Mustafa Paşa etrafında toplanıp,
harekete geçtiler. Alemdar Mustafa Paşa, Sultan SelimHanı tekrar tahta geçirmek
için Rumeli’deki maiyetiyle İstanbul’a geldi. 28 temmuz 1807’de Bâbıâli ve
Topkapı Sarayını basıp, Sultan Selim Hanı tahta geçirmek istediyse de muvaffak
olamadı. Sultan Selim Han, 28 Temmuz 1808 târihinde Harem Dairesinde şehit
edildi. 29 Temmuzda kalabalık bir cenâze merâsimiyle, Lâleli Câmii yanında
babası Üçüncü Mustafa Hanın türbesine defnedildi.
Sultan Selim Han, yaratılışında halim, selîm ve çok zekîydi. Hayırsever olup,
pekçok hayır müessesesi ve eserler yaptırdı. Üsküdar’da Selimiye Câmiini ve
ÇiçekçiCâmiini yaptı. Eyüp Câmiini büyüterek yeniden yaptırdı. Karaca Ahmed’de
Miskinler Tekkesi denilen Dedeler Mescidini yaptırıp, Küçükmustafapaşa’da Gül
Câmiini kiliseden çevirdi. Üsküdar’da hâlâ kullanılan meşhur Selimiye Kışlasını,
Heybeliada’da Deniz Harp Okulu olan Bahriye Mektebini, Halıcıoğlu’ndaTeknik
Üniversite mâhiyetindeki Mühendis ve Topçu mekteplerini yaptırıp yeni bölükler
kurdu. Saltanatı müddetince içte ve dışta büyük düşmanlarla mücâdele etmesine
rağmen, ülke îmâr edilip, fazla toprak kaybı olmadı. Tam ıslâhata başlayacağı
zaman şehit edilmesi, düşündüğü büyük hizmetlerin yerine getirilmesine mâni
oldu.